
Nevi şahsına münhasır! Sanatçı bir dedenin torunu olarak onun hakkında söyleyebileceğim en kesin ifade kesinlikle budur. Etrafımda çok fazla ressam olmadı ancak ressam, yaptığı işe bu denli sahip çıkan bu denli benimseyen ve kesinlikle resimle yaşayan bir insan demekse ben hayatımın küçük ama anlamlı bir bölümünü onunla geçirdim. Dedem'den kısa notlar:
1-)Mimar ve ressam olan
Arşi Olcay (kesin olmamakla beraber) 1912 yılında Soma'da doğdu. Balkan savaşlarına tekabül eden bu zaman içinde doğduğu tarih veya gün tam olarak bilinmemekte.
2-) Hayran olduğum natürmort çalışmalarının yanı sıra non figüratif çalışmaları ve kesinlikle mobilya tasarımlarıyla insanı kendine hayran bırakmaktadır
3-)Post-empresyonizm akımını takip ettiği söyleniyor
4-) 3 torunu bulunuyor içimizden biri ise mimar
5-)Kalemlikten paspartuya, resimlerini sergilediği çerçeveden şu an hala üzerinde oturabildiğimiz koltuklara kadar bir çok şey tasarladı
6-)Atılmak üzere bir kenara ayrılmış çikolata kutularından resim defterleri, bitmiş tuvalet kağıtlarının içindeki kartonlardan kalemlik yapardı ve güzel bir manzara bulduğu anda çevresinde bulunan herhangi bir şeyi resim çizmek için kullanırdı
7-) Öğretmen kimliği ile ilgili en ilginç detay ise anneannemin anlattığıdır: Öğrencilerin ders arasına çıktığı vakitlerde kara tahtaya tebeşirle çizdiği resimler öğrencileri hayran bırakırmış
8-)Mimariyle ilgili bir çok kitabı bulunmakta
9-)Tüm ömrü boyunca şekerli yiyecekleri bolca tüketmiş olmasına rağmen hiç bir zaman şekerle ilgili problem yaşamadı
**
Not: Resim hakkında çok teknik bilgim olmadığı için bu blog sadece 'ressam olan dedem' ile ilgili ilginç detaylar paylaşmak ve eserlerini tanıtmak amacıyla oluşturuldu
Resimlerin dijital ortama aktarılması, bize derlenip toparlanarak sunulması ve en önemlisi
Arşi Olcay için bu denli çaba sarf etmesi sebebiyle
Nazmi Tirben'e teşekkürü borç biliriz.